Featured Post

01 July 2014

Ortaya Karışık...

Bu gece coştum.
En iyisi, yine bir "ortaya karışık"la bu ayı kapatayım...

Ekolojik günleriniz bol olsun...
Hafta sonu, üniversiteden bir arkadaşımın ailecek Kerpe'de kurdukları ekolojik çiftliğe gittik. Adı Narköy! Ne kadar büyük bir emekle, ne kadar harika bir iş yapmışlar. Toprağa, tohuma, bitkilere, hayvanlara ne güzel bakmışlar. Permakültür esaslarına uygun hareket edip,  kurda, kuşa, aşa diyerek anadolunun caaaanım tohumlarını özenle toprağa serpmişler. Sürdürülebilir tarıma önem vererek, çok anlamlı bir hayat yaratmışlar. Arkadaşım diye demiyorum, gerçekten hayran oldum yaptıklarına...
Uzun uzun anlatırım orayı ama gidebiliyorsanız, çiftliği kendi gözlerinizle siz de bir görün isterim. Çiftlikte her keseye uygun kalış yerleri var. (Otel odalarından yörük çadırına kadar çeşitli seçenekler mevcut). Çiftlikte kalın kalmayın ama en azından bu emeği görmek için, yolunuzu oralara bir düşürün derim...Bu arada Kerpe'nin mis kokulu ormanında, keyifli bir yürüyüş yapmayı da unutmayın...

domates fidesi ekerken...
Çocukluğum; dedemlerin meyve ağaçları, çiçekler, sebzeler ve kümes hayvanlarıyla dolu bahçesinde geçmişti. O zamanlar bunun nasıl büyük bir zenginlik olduğunu haliyle anlamazdım. Ama şimdi o günler gözümde tütüyor. Şu anki doğa sevgimi, bilgimi tamamen dedemlere borçluyum. Bundan daha kıymetli bir miras yok. Ben de çocuğuma böyle bir miras bırakmak istiyorum...Umarım yapabilirim...

(Not: Eve geldiğimizde o kadar etkisindeydik ki doğanın, kaç haftadır ekmeyi planladığımız ve fakat bir türlü ekemediğimiz tohumları, aramızda konuşmaya bile gerek duymadan, pıtır pıtır ailecek dikiverdik balkona...)
*
Velev ki ibneyiz...
Tabi haftasonu oksijen sarhoşu olunca, LGBT onur yürüyüşüne yetişemedim. Yürüyüşe katılanları Taksim'e çıkartmamışlar ama fotoğraflardan görebildiğim kadarıyla gene coşkulu bir kalabalık oluşmuş. Sevindim. Hatta İngiltere Konsolosluğu gönderine LGBT bayrağı asmış. Şık bir hareket olmuş:)
Bu vesileyle  "Benim Çocuğum" filmini izlemenizi tekrar önereceğim. Çocukları eşcinsel, biseksüel, trans olan anne babaların hikayesini anlatan bu çok anlamlı belgeseli lütfen izlemekten çekinmeyin. Bu koca yürekli anne-babaları seyrederken hüngür hüngür ağlamıştım sinemada. Bu konuda toplumca öğrenmemiz gereken çok şey olduğunu düşünüyorum. Film şu an tekrar vizyonda, filmin dvd'si de çıkmış durumda, isterseniz sitesinden online bile seyredebiliyorsunuz.
Homofobiye karşı, bu filmi ne kadar çok insan seyrederse, o kadar iyi...



Stelyanos Hrisopulos'un Gemisi Geçti Burgaz'dan...
Adalardan bir esintiyle yazıyı sonlandırayım...
Vapur, begonviller, martılar, deniz, tabi ki Burgaz, Sait Faik ve Fazıl Say...Sait Faik'in 60. ölüm yıldönümü için İKSV, Fazıl Say'a bir beste yapmasını sipariş etmiş. O da arkadaşlarıyla pek güzel bir beste yapmış. Geçen hafta çarşamba günü, Fazıl Say ve arkadaşları (3 tiyatro oyuncusu-Demet Evgar, Songül Öden, Esra Bezen Bilgin, 2 ses sanatçısı-Serenad Bağcan, Zeynep Halvaşi ve muhteşem müzisyenler) Sait Faik'in "Stelyanos Hrisopulos Gemisi" eserini Burgazada'da şahane bir şekilde yorumladılar.

Konserde Sait Faik'in ruhunun bizimle olduğunu düşündüm. Bu kadar güzel bir çağrıya yanıtsız kalmazmış gibi geldi Sait Faik...
Size alakasız gelebilir ama konseri dinlerken, aklıma Nazım'ın mapus zamanı güneşe çıkarıldığında söyledikleri geldi... "Bu anda ne düşmek dalgalara, bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım. Toprak, güneş ve ben. Bahtiyarım."  
O kadar büyülü bir zamandı konserde yaşadığımız. "Deniz, martılar, Sait Faik ve müzik... Bahtiyardık..."
Eve geldiğimde Stelyanos Hristopulos hikayesinin kitaplığımızda olduğunu görünce, çok sevindim ve eseri tekrar hüzünle karışık bir keyifle okudum.

Kış ne kadar çok, ne kadar uzun olursa olsun, balık ne kadar az çıkarsa çıksın; yine yaz, bildiği gibi mahrumiyetlerin içinden kafasını kaldıracak ve onu bekleyenlere gelecektir...

İyi ki varsın be Sait Faik...